Tarih: 9 Kasım 2024

Bugün saatimi sabah erkene kurmuştum, ama sonuç? Yine beş kez erteledim! Sonunda kalktığımda, güneş neredeyse “Günaydın, uykucu!” diye bağırıyordu. Kalkar kalkmaz kahve makinesine doğru yöneldim. "Kahve içmeden gün başlar mı?"

Cevabı hepimiz biliyoruz. Tabii ki başlamaz! İlk yudumu alır almaz gözlerim açıldı ve o an "Tamam, şimdi hayata dönmeye hazırım" dedim. Ama tabii ki bir yudum kahve her şeyi değiştirmiyor, değil mi?


Kahvaltıyı hazırlarken mutfağın dans pisti gibi olduğunu fark ettim. Mutfak penceresinden gelen güneş ışığı, Spotify’dan gelen o neşeli şarkıyla birleşince... Kızarmış ekmekler ve masa tamam. İtiraf edeyim, tost makinesinin önünde biraz fazla uzun süre hayaller aleminde dolaşmış olabilirim. Ama eğlencesiz bir kahvaltı, kahvaltı mıdır?


Kahvaltıdan sonra arkadaşımı aradım. En son konuştuğumuzda ikimiz de “spora başlayacağız” diye yeminler etmiştik. Görüşür görüşmez konu döndü dolaştı yine spora geldi.

"ne oldu o koşular, spor salonu hayalleri?" dedim, gülerken.
“Koştum,” dedi ciddi bir tavırla. “Ama pizzacıya.” Kahkahalarımız hoperlörü inletti. Hayaller ve gerçekler bazen böyle karşılaşınca, insan kendine gülmekten başka ne yapabilir ki?


Öğleye doğru markete çıktım. Şehrin kalabalığında insanlar o kadar telaşlıydı ki, bir an “Acaba yarış mı var?” diye düşündüm. O anda küçük bir çocuk balonuyla oynarken gözüme çarptı. Gözlerindeki mutluluk bambaşkaydı. Kendi kendime gülümsedim ve düşündüm:

"Neden büyüdükçe bu kadar ciddileşiyoruz?"
Belki de çocuk gibi daha çok gülmeli, daha az düşünmeliyiz. Tabii sonra bir yetişkin gibi balona doğru koşsaydım insanların bakışları nasıl olurdu, orası başka bir hikaye...


Eve dönerken mahalle ekmekçisine uğradım. Ekmekçi amca her zamanki gibi espirileriyle oradaydı. Bir gülüş bile bazen insanı mutlu edebilir. Yeter ki tadını çıkarabilelim.


Akşam yemeği yapmaya koyuldum. Ama yemek yaparken mutfağı biraz... Nasıl söylesem, savaş alanına çevirdim. Her yere dökülen malzemelerle tam bir “şef” edasıyla yemek yapıyordum. Ama sonunda ortaya çıkan yemek lezzetli olunca, tüm dağınıklığa değer dedim. Mutfak temizliği ise ayrı bir macera...


Günün sonuna yaklaşırken kendime bir fincan çay koydum ve televizyon karşısına geçtim. O anda "Bugün eğlendim mi?"düşündüm:


Evet! Bazen hayatı çok ciddiye alıyoruz, ama aslında her anı biraz daha hafif ve gülerek yaşamak, yaşadıklarımızı değerli kılar. Bugün, kahkahalar, ufak anlar ve samimiyetle doluydu.


Kendime son bir soru:
"Yarın daha çok ne yapabilirim?"
Belki daha çok müzik, daha çok gülümseme, daha az kaygı... Ve tabii ki bolca kahveyle yeni bir güne başlamak! Her an, yeni bir eğlenceye kapı aralayabilir.


Bugün böyleydi! Umarım yarın da en az bu kadar neşeli geçer.

Yorumlar